PROF. DR. OSMAN VANÇİN, ÇORUM VATAN'A YAZDI GÜNDEM 17 Haziran 2023 - 10:30 0
Tarih 29.05.1453; Kostantinopolis’ın son günü ve ortalık mahşer yeri gibi toz duman idi. Büyük bir gürültü ile şahin topu Bizans Surlarının tam ortasına patlıyor… Kıyım, kıyamet – bugün kopuyor… Canını kurtarmak ne mümkün…
Mehteran takımı cenk havaları çalıyor… Askerler galeyana gelmiş durumda ve film kopmak üzere. Az geri dönelim… Kuşatma 2 ay önce Bizans için kutsal bir gün olan yortu gününde başlamıştı ve bu zaten felaketlerinin bir habercisi olarak yorumlanmıştı. 11. Konstantin o gün bir mum yakmış ve Saint Sophie Katedralinde büyük bir ayin yaptırmış tüm üst tabaka özel davetli olarak saatlerce Meryem ana ikonasına tapınarak, göklerden yardım istemişti…
Altın ikonalar öpülüp başlara konuyor, tüssüleniyorlardı. Tüm bu boş işleri yapıp huzura erdiklerini sandılar. Aynı adamlar savaş sonunda paralar suyunu çekince taptıkları altın ikonaları tüm kiliselerden toplatıp erittirip, sikke altın para bastırıp “lejyoner askerler” kaçmasın diye onlara bu paraları ödemişlerdi. Bunu 11. Kostantin’in emri ile yapmışlardı. Sıkışınca dini inançları bile hiçe sayan bu insanlar Ayasofya’da dua etmeyi zaten hak etmiyorlardı…
İtalyan Lejyonerler, yani paralı askerler, komutanları mahkeme kaçağı Jüstinyen ile şehre Bizans’a yardıma gelip gizli bir tünelden şehre girdiler… Bizans imparatoru.. 11. Konstantin şehrin 22 kilometre olan surlarının savunmasını onun komutasına verdi…
Paralı askerler Bizans altınları ile maaşa bağlandı. Para oldukça, hiçbir sorun da yoktu. Karşısında 2. Sultan Mehmet han ın ordusu bulunuyordu… İlk etapta sultanın elçilerini surların önünde at üstünde bekleterek karşıladılar… Teslim ol çağrısını ret ettiler. Şehri teslim etmediler. Bu şehir 22 kez kuşatılmış ve düşmemişti. Surlar kademeli ve çok sağlamdı. Sultan Mehmet Macaristan’dan Urban usta ve oğlunu bulmus ve ona 40 bin duka altın karşılığında şahin topunu döktürtmüştü. Bu silah o zaman için müthiş bir toptu. Topun planını bizzat Sultan Fatih çizmişti. 100 öküz ve yüzlerce asker zar zor çekip surların karsısına günlerce yürüyerek getirmişlerdi. Bu top 3 saatte bir ateş edebiliyordu. Soğuması için ayvalık, zeytinyağı kullanılmıştı.
İstanbul boğazının tam girişine 800 metre 30 ton ağırlıkta olan bir demir zincir çekilmiş boğaz kapatılmıştı. Osmanlı gemileri buradan geçemedi. İki ay müthiş çarpışmalar oldu ve iki taraf da çok asker kaybetti Candar’lı Halil Paşa kuşatmayı kaldırıp sulh anlaşması yapalım geri dönelim diye diretiyordu… Bu arada 2. Sultan Mehmet dahice bir plan, gizli bir anlaşma yaparak, Karadan kalaslarla özel yol yaptırtıp. Gemileri karadan halice bir gecede indirtti. Bir gece ansızın. Gelebiliriz cümlesinin temeli bu olayda yatar. Bu başlı başına bir dehanın belirtisidir…
Böyle bir ortamda 28.05.1453 günü gecesine gelindi. O gece gök yüzünde kızıl bir dolunay belirmişti. O gece tüm ordu uymadı son hazırlıklar yapıldı ve mehter hiç durmadan marslar çaldı. Sabah namazını bizzat kıldıran 2. Sultan Mehmet han genel hücum emrini verdi. Allah, Allah sesleri – hiç durmadan çalan can seslerine karışıyordu.
Merkez askeri idare bölgesinden aralıksız bir top atışı yapıldı. Saatler surdu. Sonra Sultan etap. Başıbozuk askerlerini hücuma surdu. Bunların ne zaman ne yapacağı asla kestirilemezdi. 4 saat çarpıştılar ve hepsi öldüler, sonra ok ateşi başladı. Binlerce ok surlara ateş yağdırdı. Okların ucu yanıyor, saplandığı yerde yangın çıkartıyordu. Sonra acemi askerler ortaya sürüldüler. Onlar da çok uzun süre çarpıştılar. Onlar da hepsi şehit oldular. Zira surlardan üstlerine kızgın yağ dökülüyordu. Sonra disiplinli askerler saldırıya geçti. Bunlar surlarda delikler açmayı basardılar. Hepsi ölmedi ve en müthiş yeniçeriler hücuma geçti ve film koptu.
29.05.1453 günü Topkap’ıdaçıkann Ulubat’lı Hasan Türk bayrağını Bizans bayrağını surdan aşağı atarak onun yerine burçlara dikti. Yüzlerce ok yedi orada şehit oldu. Ancak bayrak direğine sıkı sıkı yapışıp sanki orada kilitlenilmişti. Kimse o Türk bayrağını oradan indiremedi. Bunu gören askerlerin morali tavan yaptı ve açılan delik büyüdü. Kostantinopolis düştü. Mariya’nı Victus’a ya ölüm, ya zafer diyen 11. Konstantin şehrinde sarılmış kuşatılmış, ama kaçmamış teslim olmamış, savaşmış ve yenmişti…
Savaş sonrası Bizans Grande Duk’u komutan Lucas Notaraş yakalandı. Fatih adresi alan Sultan 2. Mehmed’e altın rüşvet teklif etme gafletinde bulundu. Ama affedilmedi başı kılıçla kesildi Justin’ken uzun sure bulunamadı. Son dakika kaçtığı sanılsa da, bu husus hâlâ meçhuldur. Belki sıradan asker kıyafeti giyip savaşmış tanınmamak için bu yolu seçmiş olabilir. Candar’lı Halil Paşa da idam edildi. Korkaklığının bedeli bu oldu. Galata kulesinden Osmanlı donanmasına kandilleri yakıp haber uçuran, sonradan ticari özel haklar tanındı. Başkomutanları Bizans’lı Jüstinyen’in tarafından boğazı bıçaklanarak öldürüldü.
Hain diye boynuna yazı bırakıldı ve Fatih Sultan 2.Mehmed at üstünde Topkapı surlarından İstanbul’a girdi ve doğruca Saint Sophıe Katedraline gidip, burası artık camıdır diye ferman verip ilk şükür namazını kıldırdı at üstünde İstanbul’a girerken önde giden atta hocası molla Güraniyi padişah sanan Bizans halkı çiçekleri ona verince ben sultan değilim gidin bu gence verin sultan odur diye Fatih işaret etti.
Fatih Sultan Mehmet han hazretleri o vakit tam 21 yasında idi. Bizans’ı bitirip bir çağı kapatıp, bir çağ açan Sultan Fatih kızıl elmaya ulaşmış oldu ve şehre İstanbul ismini verdi. Osmanlıca “İslambol” günümüzde “İstanbul” şehridir. Fatih 2. Sultan Mehmed han sarayında İtalyan Cenova’lı ressam usta sanatçı Bellini’ye 3 ayrı portresini yaptırmıştır. Bu eserlerin biri şu an İstanbul belediyesi tarafından satın getirilmiştir.
Diğer ikisinin de er geç satın alınıp getirilmesi şarttır. Zıra onlar Türk milletine aittir. Bızans’lıların büyük bir umutla beklediği. Papa haçlı ordusu, Venedik donanması yardıma gelmemiş ve yetişememiştim. Fatih Sultan Mehmet han İstanbul’a girerken şeref kıtası sarı kırmızı bayrak taşıyordu. Galatsaray bayrağının renkleri de buna dayanır. Onun başında şimdilerde 202 de bir başka Fatih vardı.
Molla Gürani Van’cın hazretleri bu olayı defterlerinde yazmıştır. Bu kayıtlar Topkapı sarayında mevcuttur. Bu Ayasofya 1934’ten bu yana müze idi. Bugün tekrar cami olarak esas kimliğine geri dönüyor. Bu emri veren de yargı kararı sonrası cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Yıl 2020 bu yıla damga vuracak bir karardır. Bu 567 sene sonra uyan babalara geldik diyelim mi? 2020-1453=567 sene beşyüz altmış yedi sene sonra dile kolay kısmet bugüne demek ki kaderde varsa yasanıyor yazılıyor bu kararın Türk milletimize hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ne mutlu Türküm diyene. Emeği geçenlerden Allah razı olsun!
Sen de mi o günlerde oradaydın? – diye sorabilirsiniz. Nereden biliyorsun? – diye sorabilirsiniz…
Fizikten yoktum. Ama kim bilir belki Ruhum orada dolaşıyordu. Ayrıca her Türk gibi ben de gerçek tarihimi sonra oturup okuyup öğrendim ve gelecek nesiller de okusun diye, Seyyah Evliya Çelebi gibi 2020’de yazdım.
İtirazı olan var mı?
Kalın sağlıcakla…
Nice Fetih’lere İnşallah! Âmin!
Prof.Dr. Osman Vançin
X
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.
X
Habere hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.
BAKMADAN GEÇMEYİN
GÜNÜN MANŞETLERİ FOTO GALERİ SON DAKİKA HABERLERİ
|